Stefan ZweIg, yaşamı boyunca bireyin dokunulmazlığını en büyük değer sayan hümanizmin öncülüğünü yaptı. Zorbalığın karşısında insanın onurunu, toplum çöküntüsünün ve kitle çılgınlıklarının karşısında
Fransa Kralı XVI. Louis’nin eşi Marie-Antoinette halkın gözünde uçarılığı, savurganlığı ve reform düşmanlığıyla yoz soylu tipinin simgesi olmuş, 1789 Fransız Devrimi’nden sonra Paris hapishanelerinde
Stefan Zweig, Nazi Almanyas’ında kitaplarının yakılmasının ardından, hümanist düşünür Erasmus’la başladığı içsel yolculuğuna yine bir hümanistle, Montaigne’le noktayı koyar. Montaigne, yazarın 1942’
Kurmaca dünyalar kuran sanatçı, kendisini gerçekliğe sadık kalacak şekilde yeniden inşa edebilir mi? Zweig, “Dünyanın Mimarları” dizisinin üçüncü ve son kitabında bu soruya yanıt arar: Öznel sanatçı
Stefan Zweig, bu ünlü biyografik yapıtında, Fransız Devrimi’nin en kanlı günlerinde “Lyon Kasabı” adıyla tarihe geçen siyaset adamı Joseph Fouché’nin öyküsünü anlatır. Fouché, Devrim’den Terör Dönemi
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvine, okuru Fransız Reformcu Jean Calvin’in diktatörlüğünün hüküm sürdüğü 16. yüzyıl Cenevre’sine götürür. Calvin’in farklı görüşlere gösterdiği tahammülsüzl