Berlin’de yeni bir hayat kurmaya çalışan Paul Wendland Kück’ün hayatı, annesinden gelen bir telefonla bambaşka bir seyre girer: “Kuzey’in Rodin”i olarak anılan heykeltıraş dedesinden yadigâr evleri,
´Tutukevinde yazdığım anılar, aslında sana mektuplardı Gülleylâ. Koğuşta varlığımı ancak öyle sürdürebileceğimi anlamıştım. Hem varlığımı, hem sağlığımı, hem de nasıl diyeyim, bir insan olarak ünümü.