Peru’nun Lima kentinde geçen bu romanın “yüzey”deki konusu üvey anne, baba ve delikanlı arasında yaşanan garip ilişkiler; derindeki ise toplumun kimi kurumlarına, katmanlarına ve düşünce...
“Cangüncem, küçük İskender’in 17 Şubat 1975’te yazmaya başladığını belirttiği, 1984 Şubat ayından 1993 sonuna kadar yirmi defterde doğaçlama tuttuğu aforizmalar, şiirseller, değinmeler ve bazıları ka
Sustu. Önüne baktı. Ağlamaya başladı. “Volkan’ın o kamera görüntüsünde ne yaptığını sizden iyi kim anlar? Otogarın altında ne aradığını ya da?” diye konuştu sonra hıçkırıklarının arasından. Bir erkek
Savaş sonrasının İsviçre’sinde geçen bu tekinsiz romanın başlangıç cümlesi alabildiğine basit ve saftır: “On dört yaşındayken Appenzell’de bir okulda yatılı öğrenciydim.” Gelgelelim söz konusu ortam
J.M. Coetzee, okuruna yumuşak bir roman sunmuyor, sert bir öykü anlatıyor. İnanılmaz güzellikte ama kasvetli bir öykü. Utanç, bir kız öğrencisiyle ilişkiye giren Profesör David Lurie’nin düşüşünü...
Sınıfların ortadan kalkması hayret verici bir şey. Herkes eşit, herkes aynı düzeyde, herkes kötü dikilmiş eski püskü giysiler içinde, ayaklarında kalitesiz ayakkabılar var. Hiç acele etmiyorlar, tela
Neşeli, eğlenceli bir Çankaya gecesinden sonra köşke çıkan gazeteci Falih Rıfkı Atay, Atatürk’ü bilardo oynarken bulunca, bu fırsattan yararlanarak kaç zamandır düşündüğü şeyi söylemeye karar verdi v
Flora Tristán, sosyalist feminizmin kurucularından biridir, yaşamını kadınlar ve işçilerin temel haklarının kazanılmasına adamıştır. Onun gözünde cinsellik, erkeklerin kadınlardan intikam almak için