Yalnız olmadığına sevindi; Pisicik hâlâ ısıtıyordu karnını. “Evet,” dedi sesini yükseltmeden önüne bakıp, “melekler bunu görür ve anlar.” İçinde bir huzur hissetti ve dört bir yanındaki ağaçlar...
Yıldırımlar düşüren, toprağı çatlatan, karaları denizlere, denizleri karalara akıtan o kadim irade madem kaosu seviyor, insanın tek kurtuluşu bu kaosla uyum içinde devinmektir. Madam Arthur Bey dünya
Japonya’nın batısında, karlarla kaplı bir kaplıca kasabasına yolculuk eden Shimamura, burada Komako adlı masum bir geyşayla bir ilişkiye başlar. İkisi de gayet iyi bilmektedir ki bu ilişkinin buruk s
Adı belirsiz bir Güney Amerika ülkesinin adı belirsiz bir kasabasında, yağışlı, bunaltıcı bir sonbahar. Sıcak dayanılır gibi değil, yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyor, fareler kilisenin temelleri
Baltık kıyısında bir balıkçı kasabasında yaşayan lise öğrencisi Christian, İngilizce öğretmeni Stella’ya âşık olur. Tekne gezintileri ve kumsalda yürüyüşlerle geçen bir yaz boyunca onların bu dar gör
Her türlü üretimin, her türlü yaratımın durduğu geleceksiz bir şehir ya da bir ülke. Her şeyin yok olduğu ve bir daha geri gelmediği bir yer. Elinizi attığınız şeylerin son şeyler olduğunu...
1930’ların bohem Paris’inde kocası Stephan’la avare bir yaşam süren Marya, hayatında ilk defa kendini mutlu hissetmektedir. Bir sonraki günü asla düşünmeden yaşayan çiftin bu hayatı, Stephan’ın birde
Edmund Narraway, annesinin ölümünün ardından yıllar sonra çocukluk evine döner. Ancak bu ziyaretin mutluluğu uzun sürmez, ailesinden uzakta yalnız bir hayatı seçmesine neden olan gerginlikler yavaş y