Ondan bize güzel bir roman, güzel hikâyeler kaldı çocuklar. Mebusluklar, siyaset oyunları günü, hali doldurur, oyalandırır belki. Böbürlendirir insanı. Amma ölünce tarihe, hiç sevmediğim tarihe bile
Aman Yarabbi, Köprü, Köprü... Bunu şimdi birdenbire ne kadar, ne kadar sevdi. O üzerinden binlerce defa geçmiş olduğu yer; bu serilmiş, ölmüş hayatıyla, elini kaldırmanın bile acı verdiği şu haliyle
“O zaman boynunu bükerek bütün bu parlak hülyaları, bütün muhteşem emelleri doğuran gençliğin sırf bir yalandan ibaret olduğunu tasdik ediyordu: serap, serap... Bütün gençlik emellerinin güzellikleri
Zaten hayatın zevkinde, eleminde o başka ne bulmuştu ve ne bulacaktı? Eziyet, daima eziyet, sonsuza kadar eziyet değil mi? Herkeste böyle miydi, diye merak etti, hayır, mesela şu geçenlerin hepsi onu
Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.Ahmet Hamdi TanpınarBir yazar kendi eserleri hakkında doğru bir fikir i
Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.Ahmet Hamdi TanpınarBir muharrir kendi eserleri hakkında sahih bir fiki
Nedret burada birkaç defa kendi duygularına daldı. Kalbinin derin bir köşesinde, kendisine gizli gizli gülümseyen, ümide benzer bir şey vardı. Tekmil varlığını, ince ipek bir ağın cazibesi sarıyor, b