Kurt Vonnegut anılarına, konuşmalarına, denemelerine yer verdiği, kategorileri aşan kitabı Palm Sunday’de (önsözde “insanın hassasiyetine aynı anda dört bir yandan saldıran bu tür eserlere” özel bir ad verilmesi gerektiğini söylüyor ve bir kiloluk torbada iki kilo bok anlamına gelen “blivit” kelimesini öneriyor) o harikulade espri anlayışıyla tüm eserlerini A’dan D’ye puanlıyor:
Tüm eserlerime A’dan D’ye puan verdim. Kendime verdiğim bu puanlarla edebiyat tarihinde yer almıyorum. Ben kendimi kendimle kıyaslıyorum. Yani Kedi Beşiği için kendime A+ verirken William Shakespeare denen bir yazarın varlığından haberdarım. Karne kronolojik sıraya göre hazırlandı, böylece dilerseniz çıkışımla inişimin grafiğini çizebilirsiniz.
Otomatik Piyano B
The Sirens of Titan A
Gece Ana A
Kedi Beşiği A+
Allah Senden Razı Olsun Bay Rosewater A
Happy Birthday, Wanda June D
Wampeters, Foma & Granfalloons C
Paldır Küldür D
Kodes Kuşu A
Palm Sunday C
Vonnegut, en düşük puan verdiği iki kitabından biri olan Happy Birthday, Wanda June adlı oyununun film uyarlamasından da pek memnun kalmamış. Ama en yüksek puanı verdiği Mezbaha No. 5’inkini sevmiş gibi. En azından Susan Sontag sevdiği için!
Galiba Doğu Kıyısı’nın entelektüel camiasında bir kadının her zaman muhteşem olması gerekiyor, öyle ki geri kalan herkes ondan ölesiyle korkuyor. Bu rol eskiden Mary McCarthy’nindi. Şimdi Susan Sontag’in.
Susan Sontag bir keresinde bir partide yanıma geldi. Ödüm patlamıştı. Bana nasıl muhteşem bir soru soracaktı, benim tıfılca yanıtım ne olacaktı?
“Mezbaha No. 5’in filmini nasıl buldun?” dedi.
“Çok sevdim,” dedim.
“Ben de,” dedi.
Ne kadar da basit ve tatlı bir konuşma olmuştu; Mezbaha No. 5 gerçekten de harikulade bir film olmalı!
Vonnegut Mavi Sakal, Galápagos ve Kör Nişancı romanlarına ne puan verirdi, merak ediyoruz doğrusu. Listedeki The Sirens of Titan’la Happy Birthday, Wanda June’u ileriki dönemde yayımlayacağımızı da buradan duyurmuş olalım.