Romancı, gazeteci, anlatıbilimci, göstergebilimci, düşünür, Ortaçağ tutkunu, popüler kültür gözlemcisi… Çağımız düşün, kültür ve edebiyat dünyasının tartışmasız değerlerinden Umberto Eco, 2016'da aramızdan ayrılırken ardında değerli bir külliyat bıraktı. Yaşamı boyunca üretmiş, araştırmış, sorgulamış, çekmecelerini sayısız yazı taslağıyla, listeyle, şemayla doldurup taşırmış Eco’nun metinleriyle ilk kez temas kuracak okurlar için onun çok yönlü üretimlerini yansıtacak bir okuma listesi hazırlamaya çalıştık:
1959-1961 arası avangard edebiyat dergisi Il Verri’de “Il diario minimo” (Küçük Günce) başlıklı köşesi için kaleme aldığı denemelerden oluşan Yanlış Okumalar, Eco’nun gündelik yaşantıdan edebiyata, yüksek kültürden popüler kültüre ilişkin gözlemlerinden oluşuyor. Eco zengin imgelem gücünü kullanarak Homeros’tan güncel şarkı sözlerine, Dante’den Nabokov’a, aydaki ilk yürüyüşten striptiz fenomenine edebiyatı, sanatı ve toplumsal yaşantıyı yeniden okuyor, ayrıştırıyor, birleştiriyor, bunu yaparken de bizler için olağanlaşmış ayrıntıları, alışkanlıkları ironik büyüteciyle görünür kılıyor. Yanlış Okumalar, Eco’nun keyifli ve mizah yüklü üslubuyla tanışmak için ideal bir fırsat. (Bu kitaptan keyif alanlara, devam niteliğindeki Somonbalığıyla Yolculuk’u da öneririz.)
2. Gülün Adı
Eco’nun 1980’de yayımlanan ve titiz bir çalışmanın ürünü olan bu ilk romanı, edebiyatbilim literatüründe İtalya’nın ilk postmodern yapıtlarından sayılıyor. Yazarın bizi 14. yüzyılda bir Benedikten manastırındaki gizemli olaylara sürüklediği Gülün Adı polisiye roman kurgusuna dayanıyor; ancak bu kurgu –açık ve örtük göndermelerle– Hıristiyanlık düşüncesine ilişkin kuramsal tartışmalarla harmanlanıyor. Roman, aynı isimle 1986’da Jean-Jacques Annaud tarafından beyazperdeye uyarlandı, başrolü Sean Connery oynadı.
3. Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti
Romanları neden okuruz? Kurmaca nedir? Kurmaca ile gerçeklik, yazar ile okur arasında ne tür bir dinamik vardır? Kurmaca metin okuru olarak rolümüz nedir? Peki ya yazarın rolü? Edebiyat tutkunuysanız ve bu satırları okurken merakınız kamçılandıysa bu kitabı ivedilikle kütüphanenize katmanızı öneririz. Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti, yazarın 1992-1993 yıllarında Harvard Üniversitesi’nde Norton Seminerleri kapsamında edebiyat üzerine sunduğu altı konferansı içeriyor. Dünya edebiyatından çok sayıda örnek üzerinden anlatıbilimsel okumalar yapan Eco, kuramcı kimliğinden ziyade okur kimliğini konuşturuyor ve elimizden tutarak bizleri anlatı dünyasının labirentlerinde gezdiriyor. (Edebiyata Dair’le edebiyat evrenindeki keşif gezisine devam edebilirsiniz.)
Eco’dan çok katmanlı, farklı düzlemlerde okumalara olanak tanıyan bir diğer edebiyat şöleni. 1988’de yayımlanan Foucault Sarkacı üç kafadarın maceraları üzerinden okültizmin, gizli bilimlerin, komplo teorilerinin, bilim-büyü kardeşliğinin, kısacası irrasyonel düşüncenin 500 yıllık tarihini anlatıyor. Kolay bir okuma sayılmasa da, Gülün Adı’yla beraber yazarın en meşhur romanlarından sayılan Foucault Sarkacı, yazarla kurulacak ilk temasa mutlaka dahil edilmesi gereken başlıklardan.
5. Açık Yapıt
Çağdaş yapıt poetikalarına yön vermiş Açık Yapıt, ilk kez yayımlandığı 1962’de dünya çapında büyük yankı uyandırdı. Eco bu yapıtında müzik, edebiyat ve görsel sanatlardan örneklerle “açıklık” kategorisi ekseninde dönemin avangard sanat poetikalarının izini sürüyor. Aynı zamanda bu tür yapıtlara eleştirel yaklaşımı olanaklı kılacak bir metodoloji öneriyor. Sanat yapıtının anlamlandırılma sürecinde yorumcuya/okura/izleyiciye yönelik vurgusuyla Eco’nun bu çalışması, ’67 itibarıyla akademik literatürde ilkin Almanya’da ismini duyuracak Alımlama Estetiği’ni müjdeleyen seslerden biri olarak nitelendirilebilir. Açık Yapıt, okurunu son derece yoğun bir okuma serüvenine davet ediyor. Bu emeğe kesinlikle değer.
Umberto Eco