“Dinbaz, dinle oynayan demek. Türkiye’de dindar-muhafazakâr kitlelerin sesi, sözcüsü, temsilcisi olarak siyaset sahnesinde olduğunu iddia eden Parti, aslında dindar, yani dine sahip olan/sahip çıkan nitelemesini hiç mi hiç hak etmiyor. Kendi dünyevi çıkar, arzu ve ihtirasları doğrultusunda ve bir sermaye-rantiye-şantiye Müslümanlığı var etme yolunda dini araçsallaştırdığı, dinle oynadığı için dinbaz nitelemesini hak ediyor. Cemaat ve tarikat çevreleri de bu Parti’nin önlerine açtığı olağanüstü imkânlarla kültürel meşruiyetten öte ekonomik meşguliyet elde ettiler, zenginleştikçe zenginleşip holdingleştiler. Mürşitler müteşebbis, müritler müşteri oldu.”
Favorilere Eklendi
Favorilerime Git“Dinbaz, dinle oynayan demek. Türkiye’de dindar-muhafazakâr kitlelerin sesi, sözcüsü, temsilcisi olarak siyaset sahnesinde olduğunu iddia eden Parti, aslında dindar, yani dine sahip olan/sahip çıkan nitelemesini hiç mi hiç hak etmiyor. Kendi dünyevi çıkar, arzu ve ihtirasları doğrultusunda ve bir sermaye-rantiye-şantiye Müslümanlığı var etme yolunda dini araçsallaştırdığı, dinle oynadığı için dinbaz nitelemesini hak ediyor. Cemaat ve tarikat çevreleri de bu Parti’nin önlerine açtığı olağanüstü imkânlarla kültürel meşruiyetten öte ekonomik meşguliyet elde ettiler, zenginleştikçe zenginleşip holdingleştiler. Mürşitler müteşebbis, müritler müşteri oldu.”
Favorilere Eklendi
Favorilerime Git