Can Yayınları, modern ve çağdaş edebiyatın kült yapıtlarını ciltli, şömizli, özel tasarımlı baskılarda bir araya getiriyor. İlk dört kitap raflarda.
Yabancı
Albert Camus’yü yalnız Fransa’da değil, tüm dünyada bir neslin sözcüsü ve kılavuzu haline getiren ilk romanı, varoluşçuluk felsefesinin en ses getiren metni olmuştur. Yabancı, sıradan bir insanın yabancılaşması üzerinden modern insanın anlam arayışını, bilincin toplumdan ve dış dünyadan kopuşunu anlatan, yankısı sonsuza dek kulaklarda çınlayacak bir başyapıt.
Meursault topluma, kurallarına ve beklentilerine yabancıdır. Annesi öldükten sonra, çevresindekileri memnun etmek için duygularını göstermeyi reddetmiştir. Cezayir’de işlediği nedensiz suçun sonrasında en ufak bir pişmanlık duymamasıyla herkesi öfkelendirir. Meursault çok geçmeden işlediği bir suçtan çok, gerçek duygularını dile getirdiği ve toplumun istediği kalıba girmeyi reddettiği için dışlandığını anlayacaktır.
Veronika Ölmek İstiyor
Paulo Coelho, Bosna ve Slovenya’da geçen, en sevilen romanlarından biri olan Veronika Ölmek İstiyor’da, varoluşumuzun her dakikasında yaşam ile ölüm arasında bir seçim yapıyormuş gibi hissetmemizi istiyor. Toplumun alışılmış kalıplarının dışına çıkanları, farklı düşünceleri yüzünden önyargıları göğüslemek zorunda kalanları ve tüm olumsuzluklara rağmen hayatın sonsuz değerini anlatıyor.
Veronika görünüşte her istediğine sahip, renkli bir yaşam süren, erkeklerle gezip tozan genç ve güzel bir kadındır. Buna karşın bir şeylerin eksik olduğu hissiyle mutsuz bir hayat sürer. Başarısız bir intihar girişiminin ardından kendini bir akıl hastanesinde bulur. Üstelik çok kısa bir ömrü kaldığını öğrenir. Zaten ölmek isteyen Veronika, bu süreçte başka dünyaların insanlarını tanırken kendi benliğini de keşfetmeye başlar.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı Pazartesi, bir cinayetin arka planını göstermekten öte, acımasız törelerin kıskacındaki bir halkın ortak davranış biçimlerinin portresini de çiziyor. Böylece alabildiğine sürükleyici bu kısa ve ölümsüz roman, adeta bir toplumun ruh çözümlemesi niteliğini de kazanmış oluyor.
Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez’in 1981’de yayımlanan ve başyapıtları arasında yer alan romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği ancak engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayetin öyküsünü anlatıyor. Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayeti kendine özgü eşsiz anlatımıyla aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar’ın daha ilk sayfadan töre cinayetine kurban gitmesi ve bu cinayetin hangi dinamiklerin etkisiyle işlendiği geri dönüşlerle adım adım gözler önüne seriliyor.
Siddhartha
1922’de yayımlandığından beri milyonlarca insana kılavuzluk eden Siddhartha, Doğu ve Batı din geleneklerini psikanaliz ve psikolojiyle birleştiren, insanlığa dair derin bir empati duygusuyla yazılmış, 20. yüzyılın ortaya çıkardığı en önemli ve en sarsıcı alegorilerden biri.
Hindistan’da yaşayan genç bir Brahman olan Siddhartha, varlıklı ve ayrıcalıklı hayatını bırakır ve özbenliğini bulmak için yola çıkar. Nirvana’ya giden dönemeçli yolda güzel bir kadının kollarından, şöhretin ve zenginliğin tuzaklarından geçecek ve anlamın öğretilemeyeceğini, ancak deneyimlenebileceğini görecektir; aydınlanmaya yalnız aramayı bıraktığı zaman ulaşacağını anlayacaktır.