Karamsardı gençler, umutsuzdu. Dünyaya ilgisiz değillerdi belki, deli kanlarının isyanıyla oluşmuş bir itirazları vardı; ama itiraz ettikleri şeye nasıl müdahale edeceklerini, onu nasıl değiştirecekl
Kabirlerine attığımız, toprak değildir sanki; un ufak olmuş hatıralarımızdır. Hayat, verdiklerini geri almış, kahramanlarımızı karanlık bir ormana salmıştır. Bizi biz yapan yapıtaşları zamansız çekil
İnsanlar gibi uluslar da, geçim kaygısı ile kendine saygısı arasında sıkışır kalır bazen...
Böyle dönemlerde, çekilen sıkıntıyı hafifleten şey, baskılar karşısında başı dik tutabilmiş olmanın onurud
Sonra birden bir gonk sesi yırtar karanlığı...
Uzak bir fenerin ışığı aydınlanır önünüz sıra... Gözbebeklerinizi o ışığa kilitler, gözkapaklarınızı kırpmadan o ışığın çağrısına koşarsınız. Sisler dağ
Nasıl da davetkâr bir isim Uzaklar... Bu teknenin adı sizin de ruhunuzun yelkenlerini şişirmiyor mu? Sizin de aklınızı çelmiyor mu bu ismin sihirli çağrısı?..
Tuzaklarla dolu olsa da uzakların ses
Birinci mazeret, herhalde bir tür hayata tutunma kaygısı... İkinci mazeret ise bir tür meydan okuma: Yazdığınız yazının zamanın aşındırıcı etkisine direnebilecek güçte olduğunu, bir gün içinde eskime
“Nostaljik bir mazi güzellemesi yapmak istemem,” diyor Can Dündar, zindana dönüşen, koyu bir karanlık olan 70’lerdeki ilişkileri anlattığı yazısında: “Ama aşkın ha babam ertelendiği o kanlı karanlıkt
Önce ürkerek bastı pedallara... Kırmızı bisikletin dengesi bozuldu. Fark ettirmeden seleden tutup düzelttim.
Acemi sürücüyü iltifatlar ve ıslıklarla yüreklendirdim.
Şimdi bazen arkasından tuttuğumu
Bu kitapta toplandı “en sevdiklerim”…
Kâh bir haziran telaşında, kâh kış güneşi altında; ya bir nehir kenarında ya dolunay sağanağında karalanmış satırlar bunlar... Kiminde eski bir resim, kiminde g