Franz Kafka’nın, Milena Jesenská’ya yazdığı mektuplar, edebiyat tarihinin tanık olduğu belki de en duygu yüklü satırlardır. 1920-1923 yıllarını kapsayan bu mektuplar, imkânsız bir aşkın hikâyesini anlatır: Kafka bu dönemde Julie Wohryzek’le nişanlı, Milena ise Ernst Pollak’la evlidir. İşte bu mektupların en meşhurlarından bir kesit:
[Prag, Mart sonu, 1922]
Size çok uzun zamandır yazmadım Bayan Milena ve bugün yazmamı da bir tesadüfe borçluyum. Aslında yazmayışım için özür dilemem gerekmiyor. Mektuplardan nasıl nefret ettiğimi bilirsiniz. Hayatımın bütün mutsuzluğu –bunu söylerken niyetim yakınmak değil, genel bilgi mahiyetinde bir saptama yapmak–, mektuplardan ya da mektup yazma imkânından ileri gelmiştir diyebilirim. İnsanlar beni bugüne kadar hiç aldatmadılar ama mektuplar hep yaptı bunu; üstelik başkalarınınkiler değil, kendi yazdıklarım. Benim durumumda, özel bir mutsuzluk bu, daha fazla söz etmek istemiyorum bundan, ama aynı zamanda da genel bir şey. Mektup yazma imkânının basitliği –sırf teorik olarak bakarsak– ruhların korkunç sarsıntısını dünyaya getirmiş̧ olmalı. Hayaletlerle ilişki kurmak bu; üstelik sadece mektubun yazıldığı kişinin hayaletiyle değil, insanın kendi hayaletiyle de ilişki kurması. O hayalet biz yazarken elimizin altında, mektupta gelişir ya da bir mektubun diğerini pekiştirdiği, kendini ona tanık olarak gösterebileceği bir dizi mektupta. İnsanların mektup yoluyla birbirleriyle ilişki kurabilecekleri düşüncesi nereden çıkmış̧ ki! Uzaktaki bir insanı düşünebilir ve yakındaki bir insanı elimizle tutabiliriz, geri kalan her şey insan gücünü aşar. Ama mektup yazmak, hayaletlerin önünde soyunmak demektir, ki onlar da aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. Yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz, hayaletler yolda içip bitirir onları. Bu zengin besin sayesinde görülmemiş̧ derecede çoğalırlar. İnsanlık bunu hissediyor ve buna karşı savaşıyor; insanlar arasındaki hayaletli iletişimi olabildiğince kesmek ve doğal bir ilişki biçimine, ruhların huzuruna kavuşmak için demiryolunu, arabayı, uçağı icat etti, ama hiçbir şey işe yaramıyor, belli ki bunlar uçurumdan düşerken yapılmış̧ icatlar, karşı taraf ise çok daha sakin ve güçlü, mektuptan sonra telgrafı icat etti, telefonu, telsizi. Hayaletler açlık çekmeyecekler ama biz telef olacağız.
Kafka, mektuplarını zengin imgelerle bezer, küçük birer edebiyat parçası gibi özenle tasarlar. Kafka’nın mektupları asla yalnızca mektup değildir.