Kırmızı Kitap Açıklaması
Cenaze hatipliği yapan Thomas Linde, aynı zamanda caz eleştirileri yazmakta ve amatör bir müzik grubunda piyano çalmaktadır. Günün birinde ışık tasarımcısı Iris’le tanışır. Aralarında yirmi yaş fark vardır ve Iris evlidir, ancak bu durum tutkulu bir aşk yaşamalarını engellemez. Linde eski yoldaşı Aschenberger’in cenaze konuşmasını hazırlarken kendiyle, geçmişiyle, bugünüyle de yüzleşir. Ve “güzel kırmızı, gençliğin, tutkunun, ateşin rengi” yaşamının her düzleminde ona eşlik eder.
Uwe Timm’in en önemli romanlarından Kırmızı, bir aşk öyküsünü fon alarak, kırmızının politik ve sembolik anlamlarını, 68 kuşağının umutlarını ve arzularını, bir dönemin bireysel ve toplumsal izdüşümlerini işliyor. Timm’in kendi gözlemleri ve deneyimleriyle zenginleştirdiği kitap, günümüzden Alman tarihine derinlikli bir bakış.
Adam ve kadın, Güney Çin Denizi’nde küçük bir adada beraber tatil yaparlar. Sonra bir gün adam gazete almak üzere anakaraya gider. Geri dönmez. Kadın kalır.
Uyuyan Adam modern bir aşk öyküsü. Bizi t
"Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır."Ahmet Hamdi TanpınarMai ve Siyah ve Aşk-ı Memnu gibi başyapıtların...
“Noor kendisini ayakkabısının tabanına yapışan solmuş yapraklar kadar, bahçesindeki kör kuyu kadar kuru hissediyordu. Mümkün olduğunca az besleniyordu, derisine işleyen soğuğu kırmak için ateş yakmıy
1966 yazı, alışılmışın dışında soğuktur. Küçük Doğu Alman kentinde kömür yoktur. İnsanlar üşür. Bu soğuk yaz günlerinde bir çocuk dünyaya gelir. Adını Toto koyarlar. Hermafrodittir, kimse onu istemez
“Seni geberteceğim, biliyorsun değil mi?”diye soruyorum parmağımla omzunu ittirerek.“Ha? Biliyorsun değil mi?”Ses çıkarmıyor.Kafasına kalan bütün kuvvetimle bir tokat yapıştırıyorum.Ses çıkarmıyor.“B
Büyükannesi ayın ışığının güneşinki kadar güçlü olduğunu, ay ışığına çıkmadan önce önlem almak gerektiğini söylemişti ona. Toprağın karanlığından hayat fışkırdığını bilmek hoşuna gidiyordu. İnsan top
“Kader insanın kafasına hep vura vura mı iniyor? İndiği zaman bazen öyle bir eziyor ki, insan zavallı bir solucana dönüyor; fakat bazen de galiba ayaklarını yerden kaldırıyor, meleklerin erişemeyeceğ
Ayşe Aysu’nun duruluğa ulaşması pek uzun sürdü. Turhan’ın cenazesinde Fethi’yi ikinci eşiyle görmek çarpmıştı onu. Yuvarlak çizgili, akça pakça kadınlar dizisinde bir boncuk olmayı Ayşe Aysu hâlâ onu
Cenaze hatipliği yapan Thomas Linde, aynı zamanda caz eleştirileri yazmakta ve amatör bir müzik grubunda piyano çalmaktadır. Günün birinde ışık tasarımcısı Iris’le tanışır. Aralarında yirmi yaş fark
“Genç, çok genç bir öykücü Seray Şahiner. Sait Faik, yaş kemale ermişken bile kendisine ‘genç hikâyeci’ diyenlere öfkelenirmiş. Bunda bir ‘sen daha toysun’ tavrı gördüğü için. Seray Şahiner, daha ilk
“Nergis o sabah uyandığında yanında yatan adam, zaten yıllarca yatağın aynı tarafında yatmıştı. Fakat yıllardır da ayrı yatıyorlardı. An itibarıyla sırtı ona dönüktü. Nergis’in boş bakan gözleri koca