Gemi limanda güvendedir, ama gemiler limanda beklemeleri için yapılmaz.
İleriye bakıyorum; manzara tekdüze, rehberim de hiçliğin ortasından fırlamış gibi görünen barda kahvesini yudumlamakta. Geriye bakıyorum; aynı tekdüze manzara, tek fark toprakta ayak izlerimin bulunması, ama bu geçici bir durum, rüzgâr hava kararmadan ayak izlerimi silecek. Her şey gözüme gerçekdışı görünüyor. Burada ne işim var? Yola çıkalı haftalar geçmiş olmasına rağmen bu soru hâlâ peşimi bırakmıyor.
Paulo Coelho 1986’da, Fransa’dan İspanya’ya uzanan ve Santiago Yolu adı verilen zorlu yolu yürüyerek aştı. Hacıların Ortaçağ’dan beri yürüdükleri bu yolda Brezilyalı yazarın yaşadıkları, sonradan Simyacı’nın ruh ikizi olarak yorumlanacak Hac’a ilham verdi.
Coelho’nun “yeniden doğuşumun hikâyesi” diye nitelediği Hac, yazarın Santiago Yolu’nda yaşadığı serüvenlerin olduğu kadar gerçekleştirdiği iç yolculuğun da öyküsü.
Gemi limanda güvendedir, ama gemiler limanda beklemeleri için yapılmaz.
İleriye bakıyorum; manzara tekdüze, rehberim de hiçliğin ortasından fırlamış gibi görünen barda kahvesini yudumlamakta. Geriye bakıyorum; aynı tekdüze manzara, tek fark toprakta ayak izlerimin bulunması, ama bu geçici bir durum, rüzgâr hava kararmadan ayak izlerimi silecek. Her şey gözüme gerçekdışı görünüyor. Burada ne işim var? Yola çıkalı haftalar geçmiş olmasına rağmen bu soru hâlâ peşimi bırakmıyor.
Paulo Coelho 1986’da, Fransa’dan İspanya’ya uzanan ve Santiago Yolu adı verilen zorlu yolu yürüyerek aştı. Hacıların Ortaçağ’dan beri yürüdükleri bu yolda Brezilyalı yazarın yaşadıkları, sonradan Simyacı’nın ruh ikizi olarak yorumlanacak Hac’a ilham verdi.
Coelho’nun “yeniden doğuşumun hikâyesi” diye nitelediği Hac, yazarın Santiago Yolu’nda yaşadığı serüvenlerin olduğu kadar gerçekleştirdiği iç yolculuğun da öyküsü.
Favorilere Eklendi
Favorilerime Git