Satranç Kitap Açıklaması
Rastlantı sonucu eline geçirdiği bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenerek bu oyunu bir tutkuya dönüştüren ve giderek bu tutkusu yüzünden beyin hummasına yakalanan Dr. B.n'in öyküsüdür görünüşte Satranç. Ama derinlerde bir veda mektubudur aslında.Stefan Zweig’ın Brezilya’da sürgündeyken yazdığı ve Şubat 1942’deki intiharından birkaç ay önce tamamladığı Satranç, Avrupa kültürünün nasyonal sosyalist tehlike altında yok oluşuna işaret eder.Avrupa kültürüne elveda derken yaşama da veda etmeyi seçen Zweig’ın yapıtı, gerilimli kurgusu ve kahramanın ruhsal gelgitlerinin işlendiği dokusuyla, kısa ama her bakımdan etkileyici, olağanüstü bir uzun öyküdür.
Hikâyem, yani “nasıl rahibe olduğumun” hikâyesi, yaşamımın erken bir döneminde başladı; altı yaşımı daha yeni bitirmiştim. Bu başlangıç hafızama öyle bir kazındı ki hâlâ en ince ayrıntısına kadar...
Bu sözler zaten var. Sözleri benim için farklı kılan, anlamlı kılan, senin elyazınla yazılmış olmaları. Belki de bunlar senin değil, benim fikirlerim. Bir öykünün notları, asla bitmeyecek bir romanın
Çenemde demir halatlar vardı sanki, tek tek, yavaş yavaş koptuklarını duyuyordum. Üzerimdeki adamın ağırlığından nefesim bağırmaya yetmiyordu. Cansız bir inleme sürünerek ancak çıktı ağzımdan. Pas ta
Albaya Mektup Yok, çağımızın en büyük yazarlarından Gabriel García Márquez’in en güzel uzun öykülerinden biri. Ülkesi uğruna savaşarak yaptığı hizmetlerin karşılıksız kaldığını anlayan, emekliye...
Okuyacağınız sayfalarda riske giren kişiler anlatılacak, boğanın hem boynuzu hem tehdidinin farklı şekillerde boy gösterdiği eserler meydana getirirken hayatlarını olmasa da akıl sağlıklarını tehlike
Ünlü Brezilyalı yazar José Mauro de Vasconcelos’un, kendi yaşam kesitlerinden yola çıkarak yazdığı Şeker Portakalı’nı Türkiye’de yediden yetmişe herkes severek okumuştur. Romanın kahramanı Zezé...
“Belki de doğru. Belki de insanlar birbirlerine kanla, sınıfla değil inandıkları şeyde iştirakle bağlanıyorlar. Nasıl o ziyafet akşamı Rıfkı, dayısının karısına ve misafirlerine kendini yabancı hisse
Güneşten ağır ağır gölgeye çekilir gibi, pek de anlamadan akşam olur gibi, ışıklı, neşeli bir yüzden kederlere geçti Aziz Bey. Kederli bir mazisi oldu. Burnu havada, başı dikti hep. Başka türlü yaşam
Savaş sonrasının İsviçre’sinde geçen bu tekinsiz romanın başlangıç cümlesi alabildiğine basit ve saftır: “On dört yaşındayken Appenzell’de bir okulda yatılı öğrenciydim.” Gelgelelim söz konusu ortam
Öylesine Bir Hikâye, yaşlı ve güçten düşmüş biri olduğunu düşünen tıp profesörü Nikolay Stepanoviç’le artık hayatta olmayan bir dostunun ona emanet ettiği manevi kızının, Katya’nın hikâyesi. Huysuz k
Gerçek bir olaydan esinlenen bu uzun öykü toprak kölesi Polikuşka’nın hikâyesini anlatır. Köyde sahtekârlıklarıyla tanınan Polikuşka’ya bir şans daha vermek isteyen toprak ağası hanımı, kasabaya ulaş
Doktor Ragin’in yönettiği akıl hastanesindeki Altıncı Koğuş kilit altındaki hastaların tutulduğu özel bir bölümdür. Kurumda göreve başladığında, düzensizlik, hüküm süren pislik, hijyen eksikliği ve ç