Bir Acı Hikâye
Kitap Açıklaması
Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.Ahmet Hamdi Tanpınar “Bugün hâlâ onun güzel siması, kara gözleri, beyaz dişlerini gösteren tatlı tebessümü, Kartaltepe kabrinin derinliklerinde ebediyen sönmüşken, ben ne zaman penceremden bahçemin kapısına baksam, Vedad geliyor, Vedad kapının önünde başını kaldırıyor ve biçare babasını gene o tebessümüyle selamlıyor zannediyorum. Onun bu hayali hiçbir zaman gözlerimden silinmeyecek.”Vedad Uşaklıgil, 3 Aralık 1937 tarihinde Arnavutluk’un Tiran şehrinde büyükelçilikte görevliyken intihar etmiştir. İşte Bir Acı Hikâye, Halid Ziya’nın oğlu Vedad’la ilgili hatıralarını ele alan ve bu elemli hadise üzerine eğilen bir eserdir.Evlat ölümü gibi tahammül etmesi güç bir durumla yüz yüze gelen yazar, yaşadıklarını ve ıstıraplarını yazarak kendini teskin etmeye çalışır. Eserini yazarken nihayette kaleminden kan damlayacağını ve derin ıstıraplar duyacağını bilse de hatıralarını okurlarla paylaşarak rahatlamak yolunu seçer. Bu tür eserlerin bir başka yazılış gayesi daha vardır ki o da yazarın vefat eden kişiye duyduğu derin muhabbetle onu toprağa teslim ettikten sonra da yaşatmak istemesidir.Necati Tonga
Bir Acı Hikâye
Kitap Açıklaması
Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.Ahmet Hamdi Tanpınar “Bugün hâlâ onun güzel siması, kara gözleri, beyaz dişlerini gösteren tatlı tebessümü, Kartaltepe kabrinin derinliklerinde ebediyen sönmüşken, ben ne zaman penceremden bahçemin kapısına baksam, Vedad geliyor, Vedad kapının önünde başını kaldırıyor ve biçare babasını gene o tebessümüyle selamlıyor zannediyorum. Onun bu hayali hiçbir zaman gözlerimden silinmeyecek.”Vedad Uşaklıgil, 3 Aralık 1937 tarihinde Arnavutluk’un Tiran şehrinde büyükelçilikte görevliyken intihar etmiştir. İşte Bir Acı Hikâye, Halid Ziya’nın oğlu Vedad’la ilgili hatıralarını ele alan ve bu elemli hadise üzerine eğilen bir eserdir.Evlat ölümü gibi tahammül etmesi güç bir durumla yüz yüze gelen yazar, yaşadıklarını ve ıstıraplarını yazarak kendini teskin etmeye çalışır. Eserini yazarken nihayette kaleminden kan damlayacağını ve derin ıstıraplar duyacağını bilse de hatıralarını okurlarla paylaşarak rahatlamak yolunu seçer. Bu tür eserlerin bir başka yazılış gayesi daha vardır ki o da yazarın vefat eden kişiye duyduğu derin muhabbetle onu toprağa teslim ettikten sonra da yaşatmak istemesidir.Necati Tonga