Bin Dokuz Yüz
Kitap Açıklaması
Bayanlar ve Baylar... gemimize, her şeyiyle Titanic’e benzeyen bu yüzer kente hoş geldiniz, sakin olun, oturun, şu arkadaki bey Tanrı korusun diye kulağını çekti, çok iyi gördüm, Okyanus’a hoş geldiniz, sahiden ne işiniz var sizin burada, bir bahse girdiniz, alacaklılar peşinize düşmüştü, altın yarışında yaklaşık otuz yıllık bir gecikmeniz var, gemiyi görmek istiyordunuz ve kalktığının farkına varmadınız, sigara almak için iki dakikalığına çıktınız, şu anda karınız polise çok normal, iyi bir adamdı, otuz yılda bir gün bile kavga etmedik diyor... Neyse lafı uzatmayayım, dünyanın lanet olası her yerinden üç yüz mil ötede ve iki dakika sonra birisinin kusmaya çalışacağı bu yerde ne işiniz var kuzum?..
Bin Dokuz Yüz, 1900’lerin başında bir transatlantikte karton bir kutunun içinde bulunan ve yirmi yedi yıl boyunca o gemiden hiç inmeyen bir bebeğin büyüleyici öyküsünü anlatıyor.
“Cennet Sineması”nın ünlü yönetmeni Giuseppe Tornatore’nin beyaz perdeye uyarladığı Bin Dokuz Yüz’de Baricco bizi gizemiyle büyüleyen, aslında oldukça sıradan sayılabilecek bir dünyaya götürüyor ve şu soruyu soruyor: Yaşamda bizi korkutan gördüklerimiz midir, yoksa hiç görmediklerimiz mi?