öykü

“Ave Marías” ya da Kabullendiğimiz Öyküler

17.08.2021
“Ave Marías” ya da Kabullendiğimiz Öyküler

Kötü Niyet Öyküleri (Mala Índole), İspanyol edebiyatının yaşayan en büyük kalemlerinden biri olarak gösterilen Marías’ın 1990’da yayımlanan Mientras Ellas Duermen (Kadınlarımız Uyuyorken) ve 1996 yılında yayımlanan Cuando Fui Mortal (Ben Ölümlüyken) adlı öykü kitapları ile buna eklenen dört yeni öykü olmak üzere toplamda 30 öyküden oluşuyor.

Marías, daha sonra okurlarınca en iyi öykü kitabı ödülüne layık görüleceği, çoğu, El País gazetesinde yayımlanmış olan öykülerini, bir yazarın okurlarının gözü önünde yapmayı pek de tercih etmeyeceği türde iki başlık altında toplamayı tercih etmiş: Yazmış olmaktan hâlâ –ki bu “hâlâ”, onun ilerisi için utanma hakkını saklı tuttuğunu gösteriyor– utanç duymadığı tüm öyküleri kapsayan “Kabullendiklerim” ve çok değilse de birazcık utandığı “Kabullenebileceklerim”. “Mızraktaki Kan” öyküsündeki şu alıntı bu ayrımın sebebini açıklar gibi: “… zamanla kabullenilen öyküler bir daha değişmemeli, zamanında açıklanamadan üstlenilmiş de olsalar: Açıklama eksikliği giderek öykünün kendi yerini alıyor, öykü o işte, eğer zamanla kabullenilmişse.”[1]

Her ne kadar ikinci başlıktaki öykülere ilişkin olarak duyduğu utançtan, okurun bu öyküleri atlamakla çok şey kaybetmiş olmayacağından ve hatta bunları okura daha az sayıda öykü sunmamak için Kötü Niyet Öyküleri’ne aldığından bahsetse de 2005 yılında yayımlanan “Gözden Düşenlerile 17 yaşındayken yayımlanan “Marcelino Iturriaga’nın Yaşamı ve Ölümüustalık bakımından birbirine yakın zamanlarda yazılmış iki öyküyü andırıyor. Yinelenen birer tema olarak karşımıza çıkan ölümler, hayaletler, gizemler, cinayet planları, tedirginlikler, ikilikler ve anlatımdaki ton Marías’ın külliyatındaki bütün öyküleri birbirine bağlıyor.

Nasıl ki hukukta iyi niyetin varlığı esastır, kanun metninin iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda iyi niyetin varlığı asıl olandır, edebiyatta da bunun karşılığı kötü niyettir, çünkü öykü orada gizlidir ya da başka bir deyişle, “Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine özgüdür.”[2] İşte, bir üst başlık olarak Marías öyküsü bu fikre çok iyi bir örnek teşkil ediyor. Her şeyiyle kendisine benzeyen Gualta adında biriyle tanışması üzerine kendi hayatını farklı kılmak için elinden geleni ardına koymayan Javier Santín, savaş dönüşünde sevdiceği Janet’i kendisinin kopyası bir adamla birlikte bulan Tom Booth, “Kadınlarımız Uyuyorken”in tekinsiz kahramanı Alberto Viana, “Kırık Dürbün”deki koruma görevlisi, parasız kaldığı için porno film seçmelerine giden anlatıcı ve diğerleri kötü niyeti ya içinde taşıyor ya da öykülerde okuduğumuz üzere kötü niyetle karşılaşıyor. Marías, kötü niyeti okurun gözü önünde suça dönüştürmüyor, duvardaki silah öykünün sonunda her zaman patlamıyor, fakat varlığını her daim sezdiriyor, bizi bu şekilde tedirgin ediyor.

Farklı dillerde “Kötü Niyet ya da Elvis’le Meksika’da” ismiyle başlı başına bir novella olarak yayımlanmış olan ve yazarının külliyat içinde “belki de en başarılısı” dediği “Kötü Niyet” ise anlatıcı Roy’un kendini Meksika’da, Fun in Acapulco filmi çekimleri sırasında Elvis Presley’nin tercümanı ve dil danışmanı olarak bulmasını konu alıyor. Öyküye anlatılanlara göre, film için çekilen bu sahneler reddediliyor ve filme girmiyor. Bu kararın sebebini sonraları, öyküyü okumayı sürdürdükçe, öğreniyoruz.     

Marías, kitaba yazdığı giriş notunda artık öykü yazmasının pek olası olmadığını, Kötü Niyet Öyküleri’nin türe olan benimsenmiş ve benimsenebilir katkılarının tamamı olarak kalacağını belirtiyor ama Kötü Niyet Öyküleri’ni okudukça biz okurlar için bu kararı kabullenmek zorlaşıyor. Tersini diliyoruz. Çok değilse de birazcık kötü niyetle.

 

Oğuzhan Yeşiltuna

 


[1] Javier Marías, Kötü Niyet Öyküleri, çev. Neyyire Gül Işık, Can Yayınları, İstanbul, 2018, s. 254.

[2] Lev Tolstoy, Anna Karenina, çev. Uğur Büke, Can Yayınları, İstanbul, 2018, s. 13.

 
Öykü

 


Diğer Blog Yazıları

Tümünü gör